Ne Aramıştınız ?
  • Çalışma Saatleri : 10:00 ~ 19:00

Çocuğumu bağımlılıklardan nasıl korurum?

Çocukları Bağımlılıklardan Korumak

Psk. Burcu ÇETİN ŞEKER

Bağımlılık, kişinin kullandığı bir madde ya da bir davranış üzerinde kontrolünü kaybetmesiyle başlayan, kullanımın ya da davranışın giderek arttığı, kendini durdurmak istemesine rağmen durduramadığı bir süreçtir. Sadece sigara, alkol ve uyuşturucu maddelerin değil bazı davranış kalıplarının da bağımlılık oluşturduğu artık bilinmektedir. Örneğin kumar oynama, internet kullanımı, oyun oynama, alışveriş, cinsel ilişki gibi beynin ödül mekanizmasını uyaran davranışların da kontrolsüz bir şekilde sürdürülmesiyle birlikte davranışsal bağımlılıklar oluşmaktadır.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; bağımlılığın oluşması için en riskli yaşlar ergenlik yılları. Hem beyin yapısının tam olarak gelişmemiş olması sebebiyle, ergenlik çağında muhakeme yeteneği yetişkinlere göre daha zayıf oluyor ve davranışın uzun vadeli sonuçlarını öngörebilme becerisi gelişmemiş oluyor. Hem de ergenlik döneminin getirmiş olduğu baş kaldırma, aileye tepki, heyecan arama davranışı ve risk alma dürtüsünün fazla olması sebebiyle de alkol, sigara, madde kullanımı, kumar vb. davranışlara yönelme ihtimalleri artıyor.

O zaman, bağımlılığın önlenebilmesi için özellikle ergenlik çağında çocuğu olan ebeveynlerin dikkat etmesi gereken bazı noktalara değinelim.

Öncelikle ailede, çocukla kurulan iletişim çok önemlidir. Eğer ebeveyn ve çocuk arasında açık bir iletişim varsa; çocuk sorunlarını, korkularını, meraklarını ebeveynleri ile paylaşabiliyorsa; o aile şanslıdır. Bu durumda çocuğun dışarıda karşılaştığı tehlikeli bir durumu ya da sırf meraktan denediği bir şeyi, ailesi ile paylaşma olasılığı artmaktadır. Bu da ailenin olaya erken müdahale etmesine fırsat verir. Öte yandan, ebeveyninden korkan, çekinen ve onlardan bir şeyler saklamak zorunda kalan çocuk için durum daha farklı olur. Dışarıda karşılaştığı bir tehlikeyi ailesine söylemek yerine kendi verdiği kararlara göre hareket ederek, riskli durumlar içerisinde kendisini bulma olasılığını artırır. Bu nedenle her şeyden önce çocuklarla eleştirel olmayan, açık bir iletişim kurmalı ve onların kendilerini açabileceği bir aile ortamı oluşturulmalıdır.

Çocuklar, ebeveynlerini rol model alarak öğrenirler. Ebeveynin çocuğa bir şeyi sadece söylemesi yetmez, kendi davranışlarıyla da doğruyu göstermesi gerekir. Evde sürekli sigara içen, alkol kullanan ya da kumar oynama alışkanlığı olan ebeveynin, çocuğuna bunları yapmamasını söylemesi çok işe yaramayacaktır. Bu davranışı ebeveynin de yapıyor olması, çocuğun bu davranışı normalize etmesine ve risk olarak görmemesine sebep olacaktır. Eğer çocuğunuzun yapmasını istemediğiniz bir davranış varsa, bu konuda kendinize de bakmanız ve ona nasıl bir rol model olduğunuzu fark etmeniz oldukça önemlidir.

“Nasıl olsa başıma gelmez” düşüncesiyle çocukları olası tehlikeler hakkında önceden uyarmamak da; yapılan hatalardan birisidir. Maalesef günümüzde, uyuşturucu madde vb. kötü alışkanlıklar tek tip yerlerde bulunmamaktadır. Her türlü insanının karşısına her yerde çıkabilecek bir risktir. Bu nedenle “benim başıma gelmez” diyerek konuyu göz ardı etmek, inkâr etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bazı ebeveynler, bu tür konuların konuşulmasından, çocukların özellikle aklına soktuğunu düşündüğü için kaçınmaktadır. Aslında bu durum tam olarak doğru değildir. Yaş grubuna uygun bir şekilde çocuklar bilgilendirilmelidir. Aksi takdirde, çocuk farklı yerlerden bu bilgilere ulaşır ve ebeveyniyle konuşmaktan çekindiği için zarar görme olasılığı artar. Bilginin bu kadar hızlı yayıldığı bir çağda, maalesef çocuklar ebeveynlerinden öğrenmedikleri her şeyi dışarıda bir şekilde ve çoğu zaman da kontrolsüzce öğrenmekteler. Bu konularda çocuğa yaşına uygun nasıl bilgi vereceğini bilemeyen ebeveynler, konunun uzmanı kişilerden destek almalıdır.

Bütün bunlarla birlikte, ebeveynler iyi birer gözlemci olmalıdır. Gözlemci olmak ile kasıt edilen; 7/24 çocuğu izlemek, takip etmek değildir. Birlikte geçirilen zamanda çocuğun ruhsal durumundaki, davranışlarındaki değişimleri fark edebilmektir. Bunun için kaliteli vakit geçirmeye özen göstermek gerekir. Ayrıca çocuğun ev dışındaki hayatı hakkında da yeterli düzeyde bilgi sahibi olunmalıdır. Örneğin arkadaşları kimler, onlarla ne yapmaktan hoşlanıyor, nerelere gidiyor, okulda nasıl bir çocuk, dersleri nasıl vb. konularına ebeveyn hâkim olmalıdır. Çocuğa, ne çok yakından takip edildiği hissiyatı verilmeli ne de çocuk tamamen başıboş bırakılmalıdır. Bu dengeyi kurabilen ebeveynler genellikle iletişim kurma konusunda da başarı gösterirler ve çocuklarıyla daha dengeli ilişki kurabilirler.

Ebeveyn olarak önce kendine bakabilmek ve eksik olunan noktalarda gelişime açık olmak önemlidir. Bunu yapamadığınızı fark ettiğiniz noktada, bir uzman desteği almak hem kendi ruh sağlığınız açısından hem de çocuklarınıza doğru yol gösterebilmek açısından önem taşımaktadır. Bağımlılık gibi sinsi ilerleyen bir süreç bile, iletişimi kuvvetli ailelerde erkenden keşfedilip, çocuk fazla zarar görmeden önü alınabilir.

Bir yanıt yazın